Yarın sabahtan başlayarak her birimiz fikir satacağız

NASIL BAŞLADI?
Chicago’daki reklam ajansı yöneticiliğimin son yılında, bir gün,
tanınmış bir derginin batı yakasından sorumlu reklam müdürü beni aradı
ve çok önemli bir konuda benimle acilen görüşüp görüşemeyeceğini
sordu. Kısa bir süre sonra da nefes nefese işyerime vardı.
“Bugün bir toplantı yapıyoruz” dedi: “Batıdaki tüm satış ekibimiz
katılacak. Toplantının amacı, satışları nasıl arttırabileceğimizi
tartışmak.”
Daha önceki tartışmalarımızda diğer başarılı yayınlar ve satışçıların
satış yöntemlerini irdelemeye çalıştık. Ve bunlar arasında Mr. Kobler’in
American Weekly satışındaki başarısı bizi özellikle etkiledi. Niye bu
kadar başarılı olduğu konusunda kafa yorduktan sonra her şeyin tek bir
temele dayandığı sonucuna vardık: Çünkü o, reklam alanı satmıyordu,
fikir satıyordu.”
“Ve böylece” diye devam etti büyük bir heyecanla: “Bunun, tam da
yapmamız gereken şey olduğuna karar verdik. Bundan böyle, bir daha
reklam alanı satmayacağız. Yarın sabahtan başlayarak her birimiz fikir
satacağız.”
Her şey iyi, güzeldi de benimle ne konuşmak istediğini hâlâ
anlayamamıştım. “Evet” dedi, yüzü biraz kızararak: “Yapmamız
gerekenin fikir satmak olduğunu pekala görüyoruz. Ama bunun ötesine
geçemedik. Emin olamadığımız nokta fikrin nasıl bulunacağı?
Ben de, senin bize bu konuda yardım edebileceğini söyledim. İşte bu
yüzden buradayım.
Birçok reklam fikri ürettin. Bu fikirleri nereden buluyorsun? Çocuklar,
dönüp onlara anlatmam için beni bekliyorlar.” Şimdi biliyorum ki eğer
bu soru gururumu bu kadar okşamış olmasaydı ve eğer soruyu bana
yönelten kişi böylesine bariz bir ciddiyet içerisinde olmasaydı
gülmekten ölebilirdim.
O an bunun duyduğum en komik ve en naif soru olduğunu
düşünmüştüm. Ve herhangi bir şekilde faydalı olabilecek bir cevap
vermekten acizdim.
Ama sonra düşündüm de “Fikir nasıl bulunur?” sorusu göründüğü
kadar aptalca değildi. Belki de buna verilecek bazı cevaplar
bulunabilirdi. Ve ara ara bu konu üzerine kafa yormaya başladım.

0 yorum:

Yorum Gönder