SÜREKLİ KAFA YORARAK

SÜREKLİ KAFA YORARAK
Eğer bu üç etapta da üzerinize düşeni gerçekten yaptıysanız, dördüncü
etabı da mutlaka tecrübe edeceksinizdir..
Fikir, damdan düşercesine belirecektir.
Gelmesini en az beklediğiniz anda gelecektir -tıraş olurken veya banyo
yaparken ya da -en sık- sabahleyin yarı uyanıkken. Sizi gecenin bir
yarısı bile uyandırabilir.
İşte size, Mary Roberts Rinehart’tan bu olayın nasıl gerçekleştiğine
dair bir örnek. Yazdığı ‘Miss Pinkerton’ adlı hikayede, bu karaktere
şunları söyletiyor:
Bu Eagle nüshasını katlayıp, sonra okumak için bir kenara
koyuyordum ki, kafamın içinde bir şey beliriverdi. Bu daha önce de
olmuştu. Kafam karışana kadar bir konu üzerinde zihnimi yorarım,
sonunda pes ederim ve sonra, görünürde hiçbir sebep yokken cevap
birden zihnime geliverir.
Ve işte size, Bay Ives’ın, yani yaratıcısının ağzından, matbaadaki yarı
ton (half-tone) baskı metodunun keşfedilme hikayesi: Ithaca’daki fotostereotip
sürecini yönetirken, bir yandan da yarım ton baskı metodu
meselesi üzerinde çalışıyordum (ilk etap). Bir gece, bu mesele üzerine
kafa yormaktan artık başıma ağrılar girmiş bir şekilde yattım (ikinci
etabın sonu ve üçüncü etabın başlangıcı) ve ertesi sabah uyandığımda
gözlerimi açar açmaz (üçüncü etabın sonu) tavana yansıtılmış gibi,
sürecin kendisi ve süreçte kullanılması gereken ekipmanlar, tamamıyla
hesap edilmiş bir şekilde, gözlerimin önünde duruyordu (dördüncü etap).
Fikirler bu şekilde ortaya çıkar: onları bulmak için ter dökmeyi
bıraktıktan, bir dinlenme ve rahatlama sürecinden geçtikten sonra.
Özetleyecek olursak, Sir Isaac Newton ve yerçekimi kanununun
bulunmasıyla ilgili hikaye belki de tamamıyla doğru değildir.
Hatırlarsınız, bir hanımefendi, ünlü bilimadamına bu keşfi nasıl
yaptığını sorduğunda, kendisinin şöyle cevap verdiği söylenir: Sürekli
bunun üzerine kafa yorarak…
Sürekli kafa yorması sayesinde bu keşfin yapılabilmesini olası
kılmıştır Newton. Ama, zannedersem, bu keşfin hikayesini tam olarak
bilseydik, büyük ihtimalle, asıl çözümün Newton kırda gezerken
bulunmuş olduğunu görürdük.

0 yorum:

Yorum Gönder